Site icon Yayagecidi.com I Sosyal İçerik Sitesi

Tezer Özlü – Edebiyatın lirik prensesi

Tezer Özlü

İnsanlar Tezer Özlü için Oğuz Atay’ın kadın hali derler o ise kendini Sylvia Plath’e benzetir. Pavese, Svevo, ve Kafka’nın izlerindedir. Aşkı da acıyı da en derinden hissetmiş ve bize hissettirmiştir. Her yerden kaçma isteğiyle doludur hatta kendinden bile…

Tezer Özlü Kimdir?

Tezer Özlü 10/Eylül/1943 Kütahya doğumlu Türk kadın yazar ve çevirmendir. Tezer Özlü doğumu için

Pavese’in doğduğu gün doğduğumu şaşarak öğreniyorum: 9 Eylül. Ben gece yarısından sonra. Ama Anadolu’da gece yarısı geçtiğinde, S. Stefano Belbo’da henüz belki de gece yarısı olmamıştı. Aynı gün, aynı yıl değilse de

diyor. Eğitimci bir ailede dünyaya gelen Özlü ailesinin işi gereği birkaç şehir gezip 1953’te on yaşındayken İstanbul’a geliyor ve Avusturya Kız Lisesi’nde ortaöğretime başlıyor. Lisedeyken okul gezisiyle Viyana’ya gidiyor. Sonra okulunu bırakıp 1962 – 1963 yıllarında otostopla Avrupa’yı istanbul escort geziyor. Paris’i gezdiği dönemde Adalet Ağaoğlu’nun kardeşi Güner Sümer’le tanışıp 1964 yılında Paris’te evleniyor daha sonra Ankara’ya yerleşiyorlar. 1965’te dışarıdan girdiği bitirme sınavlarının ardından İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oluyor. Daha sonra Tezer Özlü’ye Manik-depresif tanısı konuluyor tedaviye alınıyor. 1967’de Sümer’den boşanıp İstanbul’a geri dönüyor. 1968 yılında Erden Kıral ile evleniyor ve bir kızı oluyor.

Deniz Gezmiş’e olan hayranlığı yüzünden kızına Deniz ismini veriyor. Erden Kıral’dan ayrıldığını dönem kızı, Tezer ile 6 ay kadar konuşmuyor. İlerleyen vakitlerde Deniz annesine birkaç soru hazırlayıp sormuş ve Tezer Özlü de olabildiğince samimi cevaplar vermeye çalışmıştır.

Deniz: Şimdiye kadar bir şey kazandın mı? (para hariç)

Tezer Özlü: Seni ve yazdığım üç kitabı, bir de İsviçre pasaportu

Deniz: Başından inanılmayacak, garip ya da komik bir olay geçti mi? Anlatır mısın?

Tezer Özlü: Başımdan çok garip olaylar geçti. En garip olay, sevdiğim halde, Erdem’den severek boşanmam.

Geçirdiği rahatsızlık yüzünden 1967 – 1972 yıllarında pek çok defa psikiyatri kliniklerinde kalıyor Tezer. Birçok kez elektroşok veriliyor.

Bir arkadaşın sesiyle uyanıyorum. Uyanmak, çıldırmak demek. Uyanmamalıyım. Derin, uzun uyumalıyım. Buna gereksinmem var. Arkadaşıma bağırıyorum. Çünkü artık her şey bitti. Bunun ardından kendimi elektroşok komasında buluyorum. İnsanın kendini elektroşok koması içinde bulması çok garip, olağanüstü bir olay. Böylesi korkunç bir olayı bir kez yaşamış olmak, sanki bir kez ölmekten daha öte.

İşte gene kendimi ele verdim. Ancak deliler atlar balkondan. Doktor şok sandığıyla gene karşımda. Gene beni öldürecek. Çok korkuyorum. Yapmasınlar. Yapmasınlar.

Ve birkaç kere intihar girişiminde bulunuyor.

Günlerdir biriktirdiğim ilaçları avuç avuç yutuyorum. Kusmamak için üzerine reçelli ekmek yiyorum. Genç bir kızım. Ölü gövdemin güzel görünmesi için gün boyu hazırlık yapıyorum. Sanki güzel bir ölü gövdeyle öç almak istediğim insanlar var.

Tezer Özlü kliniklerde istismara uğruyor.

Ertesi gün, yıllar önce, lise öğrencisiyken, beni odasına kilitleyen, üzerime saldıran doktoru görüyorum. Profesör olmuş. Uzun süre odasında koşmaca oynamıştık.Onunla yatmak istemiyordum. Beni neden odasına kitleyip, bunu istiyordu? Bağırsam, belki buraya kapattırırdı.Beyaz önlüğü ile çok ciddi yürüyor. Nasılsa, hastaların söylediğine kimse inanmaz.

Hayatının çarpıcı kısımlarının yer aldığı Çocukluğun Soğuk Geceleri eserini “Bu kitapta bir şoku anlatmak istedim. On bir yaşındaki, bir Türk küçük burjuva ailesinin çocuğunun, yirmi yaşına dek okumak için gönderildiği İstanbul kentindeki çeşitli yabancı okullardan biri olan Avusturya okulunda karşılaştığı Batı kültür ve eğitiminin yarattığı şoku” şeklinde tanımlıyor Tezer Özlü.

 Daha sonra bir burs kazanarak Berlin’e gidiyor Tezer Özlü, 1984 yılında İsviçreli Hans Peter Marti ile evleniyor ve beraber İsviçre’nin Zürih şehrine taşınıp orada yaşamaya başlıyor.

En önemli eserlerinden 1983’te Auf den Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde) adıyla Almanca olarak kaleme alıyor sonra Türkçeye çeviririyor. Yaşamın Ucuna Yolculuk adıyla bir nevi baştan yazıyor ve1984’te Türkiye’de yayımlıyor. Beklenenin aksine intihar etmiyor. Kansere yenik düşüp 18 Şubat 1986’da yalnız başına hayata gözlerini yumuyor.

Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım…

Exit mobile version