Site icon Yayagecidi.com I Sosyal İçerik Sitesi

En İyi 12 Rus Klasiği!

Rus Edebiyatı insanını, yaşantısını ve elbette toplumunu en derin ve en iyi şekilde tasvirler. İnsanın duygularını hissettiren, tabiatını bize anlatan, insanının en köklerine kadar inmemizi sağlayan güçlü bir sanattır Rus Klasiği. Gogol, Puşkin, Turgenyev, Gorki, Dostoyevski, Tolstoy, Çehov ve daha ismini sayamadığımız onlarca deha yazar bırakmıştır dünya edebiyatına.

Rus klasikleri ve edabiyatı insan ile bağlantılı edebiyatların zirvesindedir, daha fazla insana dönük bir edebiyat bulmanız neredeyse imkansızdır. Rus edebiyat geleneğini burada anlatmak ile bitiremeyiz. Gelin dünya edebiyatının en önemli temsilcilerinden ve ekollerinden olan Rus edebiyatına ait kesinlikle okunması gereken klasiklere inceleyelim beraber. Listenin Rus Edebiyatı ve Klasikleri için yetersiz olduğunu düşünebilirsiniz, burada yalnızca dünya çapında tanınmış ve Rus klasiklerinin ekolleri olarak bilinen eserleri inceleyeceğiz. Eğer Rus edebiyatına ve klasiklerine merakınız varsa tüm eserleri okumanızı tavsiye ediyoruz…

1. Fyodor Dostoyevski, Suç ve Ceza

Dostoyevski’nin ülkesini ve Rus halkını gözlemleyerek onların içinden çekip çıkardığı Raskolnikov hem Dostoyevskinin hem de dünya edebiyat tarihinin en derin ve karanlık karakteri olmuştur. Fakirliğinin iyi ve parlak bir hayatının olmasını engelleyeceğini bilen genç bir hukuk öğrencisidir. Bu öğrencinin yaşlı tefeci bir kadını öldürüp parasını almayı düşünüp planlamasıyla başlar hikaye. Raskolnikov’un ikilemlerinden, iç çatışmalarından hareketle dünyaya sorduğu ahlaki ve felsefi suallerle edebiyatı başka bir boyuta taşımıştır.

Suç ve Ceza yayımlandığı 1866 tarihinden beri, modern insana bakışıyla ve sorularıyla canlılığını hiç kaybetmediği gibi, hem Rus Klasiği olarak hem dünya edebiyatının çıtasını erişilmesi güç bir seviyeye taşımıştır. Dostoyevski’nin dehasını tüm yönleriyle gösteren roman, bir suçun psikolojik kaydıdır aynı zamanda.  

2. Lev Tolstoy, Savaş ve Barış

Savaş ve Barış, “ Rus Klasiği ” denildiğinde akla gelen ilk eserlerden biridir. Napoléon’un Rusya’yı işgalini içeren dev bir savaş romanı, aynı zamanda bir Rusya panoraması. 1800’lerde Rusya’nın sosyal ve ekonomik şartları, kentlerde, köy ve kasabalarda, büyük çiftliklerde yaşayan insanların hayatları, zengin kişilerin saray yaşamı, özellikle üst sınıf ustaca anlatılıyor.

Tolstoy, birinci cildin başında Savaş ve Barış’ı yazarken hissettiklerini, gerçekleştirdiği zorlu çalışmaları ve romanın ortaya çıkmasındaki aşamaları anlatmış. Özellikle bu yazı ile dev romana yazarının gözünden, daha yakından bakma fırsatı vermesi çok önemli.

3. Nikolay Vasilyeviç Gogol, Ölü Canlar

Eserin yazarı Nikolay Vasilyeviç Gogol, Ukrayna asıllıdır. En önemli ve en çok bilinen eseri Ölü Canlar’dır. Rusya’nın tanınan yazarı Puşkin’in yakın arkadaşıdır. Hatta bu eserin konusunu Puşkinin kendisine önerildiği söylenmektedir. Aslında Gogol romanı üç cilt olarak kaleme almak istemiş fakat çok tepki aldığından diğer iki cildini bitirememiştir. Geçirdiği bir kriz anında ikinci cildi için yazdıklarını yaktığı söylenir. İyi bir vatansever olan Gogol, Ölü Canlar’da ülkesindeki düzensizlikleri gerçekçi bir dille anlatır. Ama diğer dönemlerde de olduğu gibi sistem eleştiriye açık değildir.

4. İvan Turgenyev, Babalar ve Oğullar

Babalar ve Oğullar, Rus Klasiği edebiyatının en iyi yazarlarından biri olan İvan Sergeyeviç Turgenyev’in en önemli ve bilinen eseridir. Kitabın yayınlanmasından hemen sonra, “Avrupalı bir bakışa sahip tek Rus yazar” diye tanınan Turgenyev, büyük tepkilerle karşılaştığı için Rusyayı terk ederek önce Baden-Baden’a, sonrasında Paris’e gider. Turgenyev, romanında, kuşaklar arasındaki çatışmayı, derinlemesine ve ince bir bakışla gösterir. Eserinin başkarakteri, doğa bilimleri haricinde yasa ya da değer bilmeyen, sonunda aşka yenik düşen nihilist Bazarov, Turgenyev’in yarattığı karakterlerin en güçlüsüdür. Babalar ve Oğullar, yazarına oldukça fazla ün getirmiş, fakat onun, yaşamına kırgın bir şekilde ve sürgünde devam etmesine sebep olmuştur.

5. Lev Tolstoy, Anna Karenina

Anna Karenina, tüm dünyada roman denildiğinde akla gelen ilk kitaplardan biridir. Tolstoy’un eşsiz gözlemleriyle Moskova ve Petersburg soylu yaşamına odaklandığı eser, 19. yüzyıl Rusya gerçekliği ve önemli toplumsal analizlerle örülüdür. Aynı zamanda aşka ve birtakım ilişkilere dair yazılmış belki de en iyi eser olan Anna Karenina’da Tolstoy, kalabalık karakter ağıyla dönemin insan haritasını çıkarmıştır.

Değer yargılarını ve ezberleri hedef alan en sert eleştirilerden biri olan Anna Karenina’da Tolstoy, sosyeteden köylülere, dönemin siyasal olaylarından psikolojik sentezlere kadar geniş bir çerçevede gezinir. İlk bakışta 19. yüzyıl Rus toplumunun tablosunu çıkarıyormuş gibi görünse de bu eserde yaptığı aslında tüm zamanları ve tüm insanlığı bir ahlak sınavına tabi tutmaktan başka bir şey değildir.

6. Maksim Gorki, Ana

Maksim Gorki’nin önemini ve ününü asla kaybetmeyen Ana adlı devrimci eseri, toplumcu gerçekçi edebiyatıon en önemli başyapıtlarından biridir. Roman iki gerçek olayın etrafında tasarlanır: 1902’de Sormovo’daki 1 Mayıs gösterisi ve bu gösterideki insanların yargılanması. Gorki, hikâyeyi olayların eylemci kahramanları yerine, bir annenin bakışından anlatmayı tercih etmiştir. Bunun sebebi de işçi sınıfına daha rahat mesaj vermek istemesidir. Gorki, herkesin eylemci olabileceğini ve devrime katkı yapabileceğini göstererek işçi sınıfının korkaklığını kırmayı, onları cesaretlendirmeyi amaçlamıştır. Ayrıca burjuvanın sağladığı olanaklara yüz çevirerek mücadeleye katılan kadınlar da eserde önemli rol oynar. Böylece devrimci mücadelenin, sadece erkeklerin değil kadınların da omuzlarında yükseldiğini Gorki’nin usta üslubundan tanık oluruz.

7. Fyodor Dostoyevski, Karamazov Kardeşler

Karamazov Kardeşler, edebiyat tarihinde en fazla üne sahip olmuş romanlardan biridir. Rus klasiği ‘nin dev yazarı Dostoyevski’nin bu son romanı, Rusya’nın ruhunun simgesi Karamazov ailesine odaklanmış, ama dokunmadık alan, girmedik konu bırakmamış: din, ahlak, baba katli, şiddet, Doğu-Batı sorunu, sınıf mücadelesi, feodalizm, sosyalizm…

Dostoyevski’nin, “Hiçbir romanımı bu kadar önemsemedim,” diye belirttiği Karamazov Kardeşler, daha yayımlandığı tarihten itibaren kült bir eser olmuş ve bütün dünyada büyük tartışmalar yaratmıştır. Kitabın basımından çok kısa bir süre sonra hayatını kaybeden Dostoyevski, tıpkı Suç ve Ceza’da olduğu gibi bu eserinde de insanlığın evrensel sorunlarını ele alır. Karamazov Kardeşler, bu anlamda “kuyuya atılmış bir taş” kadar etkili bir yapıt olarak önemini koruyor.

8. Anton Çehov, Vişne Bahçesi

Çağdaş tiyatronun öncü yazarlarının başında gelen Anton Çehov büyük bir değişimin hemen öncesinde olan Rusya’da yaşamış, eserlerinde bu coğrafyayı ve toplumu ele almıştır. Çehov, çöküşte olan aristokrasiyle, zenginleşmeye başlayan orta sınıfa dair gözlem ve analizlerine dayanan Vişne Bahçesi’nde bir ailenin dramını gösterse de oyunu bir dram değil bir komedidir. Yazar, esere bu ismi vermekle vişne bahçesini, adeta anlam üreten bir metafor haline getirmiştir. Vişne bahçesi eski, feodal yaşamın bir imgesidir. Bu yüzden onun kaybedilmesi ya da yok olması, yaşanan toplumsal değişimi gösterir.

9. İvan Gonçarov, Oblomov

Gonçarov’un Oblomov romanı 1859’da yayımlandı. Karakteristik özellikleri ve yaşam biçimi  Oblomovluk olarak bilinir. Gereksiz adamlığın en uç simgesidir. Okuru isyan edecek noktaya kadar getiren, neredeyse, romanın içine dalıp onu silkeleyip sarsmak istetecek kadar tembel, hareketsiz, fakat zeki ve duygulu olan bu genç, insana aynı zamanda öfke, acıma, bağışlama duygularını da tattırır. İyi bir ruhun tembelliğin kafesi içinde bu derece esir olması anlaşılır gibi görünmese de, çok kişi Oblomov’da kendinden bir parça bulabilir.

10. Fyodor Dostoyevski, Yeraltından Notlar

Dostoyevski’nin Gogol etkisinden sıyrılarak kendi sesiyle verdiği ilk büyük eser olan Yeraltından Notlar, Avrupa’daki büyük varoluşçu edebiyatı müjdeleyen bir rus klasiğidir. Kitap, okuruna “yeraltı” diye isimlendirdiği bir ruh halinden seslenen karakterin uzun, çılgınca söyleviyle başlıyor. Ardından, bu ahlakçı, uyumsuz, dürüst kişinin yaşadığı bir aşağılanma olayı anlatılıyor. Yüz elli yıldır okunan ve herkesin bildiği gerçek bir başyapıt.

11. Aleksandr Puşkin, Yüzbaşının Kızı

Rus edebiyatının efsane romanlarından olan Yüzbaşının Kızı, Rusya’nın 1700’lü yıllarında yaşayan genç bir subayın gözünden Rusya’nın çalkantılı zamanlarını ve subayın yüzbaşının kızına duyduğu aşkı anlatır.

Rus edebiyatının öncüsü, gelmiş geçmiş en iyi Rus yazarlardan biri olan Aleksandr Puşkin Yüzbaşının Kızı romanı ile herkesi etkilemiştir. Dünya edebiyatına da derin izler bırakan Aleksandr Puşkin muazzam bir eser ortaya çıkarmıştır.

12. Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, Budala

Dostoyevskinin ilk büyük romanı olan Budala, Dostoyevs­ki’nin, kişinin psikolojik sorunları ve toplumdaki varoluşunu en çıplak şekilde kağıda döktüğü yapıtlarından biridir. 1868 yılında yayınlanan Budala’nın kahramanı Prens Mışkin, tıpkı Dostoyevski gibi sara hastasıdır. Tedavi olmak için gittiği İsviçre’den bitkin halde geri döner. İnsanlardan iyice soğumuş, kendi iç dünyasına kapanmıştır. Mışkin, dış dünyadan kopukluğu ve budalalık derecesinde iyi yürekliliği temsil eder. Dostoyevski’nin ruhsal bir arınmayı işlediği bu büyük roman, hem bir tragedya hem de bir aşk romanı sayılır.

Bu makalemizde tüm dünyada tanınan ve neredeyse herkesin bildiği “En İyi Rus Klasiklerini” inceledik.. Eğer edebiyata ilginiz varsa , edebiyat dünyasının temel yapıtları olan Rus Klasiklerinin tamamını okumanızı tavsiye ediyoruz.. Edebiyat ile kalın..

Exit mobile version